Enerji Yönetim Sistemi (ISO 50001) & Türkiye’de Enerji
Türkiye’de 1970 yılında %76 olan enerji üretiminin tüketimi karşılama oranı, 2000 yılında %35, 2008 yılında ise %24 oranına düşmüştür.
Kullanılan Enerjinin %75’i dışarıdan sağlanmaktadır. Tüketimin ilk sırasında %33 ile sanayi, daha sonra %24 binalar ve %16 ulaşım yer almaktadır. Toplam ithalatın %21’ini enerji oluşturmaktadır.
1970 yılından bu güne ülkemizde enerji talebi hızla artmaktadır. Bu öyle bir hız ki, Enerji yatırımları, artan talebi karşılayamamakta ve açık hızla büyümektedir. Bunun temel nedeni ülkemizin sanayileşme hamlesinin devam etmesidir diyebiliriz. Gelecek 10 yıl içinde yapılan projeksiyonlara bakıldığında işsizlik oranının düşürülme baskısının devam edeceğini ve önümüzdeki yıllar için de büyüme hedeflerinin yüksek olduğunu ve giderek artacağını görebilmekteyiz.
Önümüzdeki yıllar için yapılan enerji projeksiyonlarında, bu azalmanın hızlı bir şekilde devam ederek, 2020 yılında üretimin tüketimi karşılama oranının % 20 seviyelerine kadar düşmesi beklenmektedir. Bu durum ülkemizin enerji açısından dışa bağımlılığının artmasına neden olacaktır. Bu da ülke olarak bizi daha dikkatli olmaya itmektedir. Sanayi kuruluşlarının bu konuda yapacakları iyileştirmeler son derece önemli olacaktır. Enerjiyi dikkatli ve verimli kullanmak, kuruluşların maliyetlerini düşürür ve daha rekabetçi kılar.
ISO 50001 sistemiyle çalışan bir kuruluş; enerji tüketimini dengelemek ve optimize etmek için bir sistem ve buna bağlı prosedürler kullanmaktadır. Bu sistemi takip ederek ürün başına düşen enerji tüketimini azaltmak veya sabit tutulmasını sağlamak için sürekli iyileştirmeye çaba gösterir.
Peki bizim için bu kadar kritik olan ve ithalat açığında ciddi bir payı olan enerji konusunda bizim algılamamız nedir? Sigma Center olarak bizim düşüncemiz enerji doğru ve etkin kullanmak, ülkemiz insanı için yemek yemek va da su içmek kadar doğal ve hayatın bir parçası haline gelmelidir. Ülke olarak hedefimiz daha az enerji kullanmak değil ancak kullanılan enerjiyi doğru kullanmak olmalıdır. Çünkü biz biliyoruz ki ülkemiz sanayileşecek, büyüyecek ve enerji ihtiyacı ve tüketimi gitgide artacaktır. Bizim hedefimiz, ülkemiz için enerji harcamamanın yollarını aramak yerine daha fazla enerjiyi en verimli şekilde nasıl harcarızın yollarının aramak olmalıdır.
Şekil-1’de gösterilen kişi başı enerji tüketimi değerlerine baktığımızda, gelişmiş ülkeler listesi içerisinde oldukça aşağıda yer almaktayız. Bu tablo ülkemizin hızla sanayileşeceğini veya sanayileşme gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu nedenle Enerji tasarrufu yerine enerji verimliliği kavramını desteklemeliyiz. Tasarruf yapılması muhakkak önemli ve gereklidir ancak bizim aradığımız ve ihtiyacımız olanın verimlilik olduğuna inanıyoruz.
İŞLETMELERDE ENERJİ YÖNETİCİSİ GÖREVLENDİRİLMESİ ZORUNLULUĞU
Enerji yöneticisi, endüstriyel işletmelerde ve binalarda enerji yönetimi ile ilgili faaliyetleri yerine getirmekle sorumludur. Enerji yöneticisi eğitim-etüt-proje sertifikasına sahip kişiyi tanımlamaktadır.
2 Mayıs 2007 tarihli ve 26510 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5627 sayılı “Enerji Verimliliği Kanunu” ve 25 Ekim 2008 tarihli ve 27035 sayılı “Enerji Kaynaklarının ve Enerjinin Kullanımında Verimliliğin Artırılmasına Dair Yönetmelik” gereğince bazı kuruluşlar için enerji yöneticisi görevlendirilmesi zorunlu hâle gelmiştir.
Kurum, Kuruluş ve İşletmeler ile Sanayi Tesislerinde;
– Yıllık enerji tüketimi 1.000 Ton Eşdeğer Petrol (TEP) ve üzeri olan işletmelerde, enerji yöneticisi atamak,
– 50.000 TEP ve üzeri olan işletmelerde, enerji yöneticisinin sorumluluğunda enerji yönetim birimi oluşturmak zorunlu hale gelmiştir.
Ülkemizin enerji verimliliği ve enerjinin önemi konusunda dünyayı takip etmekte olduğunu görmekteyiz. Ülkemiz, Gecikmeden, bu konudaki ilk ve en önemli adım olan yasaları ve diğer düzenlemeleri oluşturmuş ve alt organizasyonlar nezdinde çalışmaları tamamlamayı hedeflemektedir.