KÖK’ ten yukarı doğru yayılmayan Yalın Üretim sürdürülebilir değildir
Sürdürülebilir Yalın Üretim
Zaman zaman ziyaret ettiğim kuruluşlar bana yalın çalışmalarına nereden başlayalım diye soruyor. Ben de onlara önce yönetimden başlamaları gerektiğini söylüyorum. Daha ikinci cümlede makalemizin başlığı böyle değildi diyenleri duyar gibiyim. Burada yönetim ile kastettiklerimi biraz açayım.
- Hiçbir faaliyet yönetim istemeden başlamaz.
- Hiçbir aksiyon yönetim inanmazsa devam etmez.
- Hiçbir çalışma yönetimin liderliği olmadan sonuca ulaşamaz.
İşte bu üç sebepten dolayı bütün Sürdürülebilir Yalın Üretim çalışmaları öncelikle yönetimden başlar. Ancak bundan sonraki ilerleme tamamıyla kökten yukarıya doğru olmalıdır.
Öncelikle tüm çalışanların müşterinin gözünde değer nedir, müşteri bizden ne ister hususunda doğru bakış açısına sahip olmaları ve bu hususu doğru anlayabiliyor olmaları sağlanmalıdır. Yalın Üretim çalışmalarını başlatırken en önemli nokta aslında budur. Çünkü Yalın düşünce aslında değer katan faaliyetleri anlamak ve israfı görmekle başlar. Değer kavramını kısaca hatırlatalım;
Kuruluşlarda 3 tip faaliyet vardır
- Değer katan
- Müşterinin istediği yönde dönüşüm.
- Değer katmayan fakat zorunlu
- Ayar, kalibrasyon, kontrol, al-bırak, boyanın kuruması, vb.
- Değer katmayan ve kaçınılabilir
- Bekleme, sayma, sıralama, hata, tamir.
Ürüne doğrudan değer katmayan veya ürünün dönüşümüne katkıda bulunmayan her şey israftır. Buna göre aslında 2. ve 3. tip faaliyetler israftır ve yok edilmesi ya da azaltılması gerekir.
Diyelim ki çalışanlarımız bu konuda bilgi sahibi ve değer ne demek, israf ne demek biliyorlar. Yalın üretim konusunda da bilgi sahibi oldular. Peki biz neden başarılı olamıyoruz? Neden yalınlaşamıyoruz?
Burada gördüğümüz iki temel problem şunlar;
- çalışanlarınızın aidiyet duygularının düşük olması
- orta kademe yöneticilerinizin yalın çalışmalarını ek bir iş olarak görerek çalışanlarınıza bu konuda zaman bırakmamaları
İlk problemin kaynağı da çözümü de genellikle üst yönetim. Çalışanların kuruluş içerisinde dinlenme alanları, yemek alanları ve yemek kaliteleri, soyunma alanlarının temizliği ve düzeni gibi sosyal ve kişisel alanları uygun olmadığında, çalışanlarda “Bana değer vermeyen kuruluşa ben neden değer katayım” düşüncesi oluşuyor ve çalışanları psikolojik olarak etkiliyor. Bu tip firmalarda personel devir hızı da çok yüksek seviyelerde oluyor genellikle.
İkinci problem ise orta kademe yöneticilerin üzerindeki iş bitirme baskısı. Bu baskı nedeni ile Yalın üretim çalışmaları arka plana atılıyor. Hatta zaman zaman “Bırak yalın mıdır nedir montaj işini bitir” / “şu iş tamamla” / “üretim var sen neyle uğraşıyorsun” / “acil sevkiyat var, yalın üretimin zamanı mı şimdi” gibi söylemler ile çalışanların hevesli olanlarının bile şevkini kırıyorlar. Bunu bazen yönetim istemese bile yapıyor olmaları da ayrıca düşündürücü.
Sonuç olarak
Her iki problem de çalışanlarınızın Yalın üretimden uzaklaşmalarına ve hatta zaman zaman nefret etmelerine bile sebep olmakta. Bu da kuruluşları kısır bir döngünün içine sokuyor aslında. 5S gibi bir tertip düzen olmadığından etrafta malzeme, ekipman arayarak zaman kaybeden personeller, SMED yapılmadığından her tip değişiminde ciddi zaman kayıpları ile duruşlar yaşayan makinelerle, KAIZEN olmadığı için sürekli tekrarlayan problemler ile boğuşan kuruluşlar zaman yetmediğinden şikâyet ederek müşterilerine ürün yetiştirme baskısını sürekli yaşıyorlar ve bu yüzden 5S, SMED ya da KAIZEN gibi yalın çalışmalarına ayıracak zaman bulamıyorlar.
Bu kısır döngüden sıyrılmanın yolu ise, Yalın Üretim çalışmalarına bir noktadan başlamaktır. Ancak tekrar hatırlatalım ki; KÖK kısmında çalışanlarınız bu çalışmalara inanmaz ise Yalın üretim araçlarını başlatsanız bile bunlar sürdürülemez. Herkes bu çalışmaların başlangıcında ekstra zaman ayrılması gerektiğini, bir miktar para harcanacağını ve herkesin taşın altına elini koyması gerektiğini kabul etmeli ve değişime açık olmalıdır. Sürdürülebilir bir Yalın Üretim Sistemi için davranış değişikliği ve denetim şarttır. Değişmek kolay değildir, acı vericidir ancak bedel ödemeden büyük kazançlar elde edilemez.